Destanların Doğuşu ve Milli Destanlar

Destanların Doğuşu ve Milli Destanlar

         Her milletin destanı yoktur. Bazı milletler , destan edebiyatına yapma destanlarla katılmışlardır.Değişik Avrupa milletlerine mensup fikir ve sanat adamlarının da bir çoğu , ilhamlarını eski Yunan, Latin, Şark milletlerinin destanlarından veya mitolojilerinden almışlardır.
          Bir milletin milli destanı olabilmesi için o milletin tarihinde şöyle şartlar bulunması gerekir :
1. Millet , halk hayalinin efsaneler yaratmaya elverişli bulunduğu, en eski ve iptidai devirlerde yaşamış olmalıdır.

2. O milletin tarihinde unutulmaz tabiat olayları, büyük savaşlar, göçler, istilalar, yeni coğrafyalarda vatan kuruşlar gibi halk hayat ve hafızasını nesillerce meşgul edecek hadiseler bulunmalıdır.

Çünkü insanlar, insanlığın bu ilk devirlerinde cemiyet ve tabiat olaylarını ya derin bir korku, ya büyük hayranlıkla seyrederlerdi.Hiç bir hadisenin sebebi bilinmeyen bu çağlarda her olay çok mühim, çok meraklı ve mutlaka Tanrıyı düşündüren; esrarlı , hikmetli bir mana taşırdı:
Gök gürlemesi Tanrının hiddetiydi; yıldırımlar, tufanlar veya susuzluklar Allahın cezasıydı.
       Topluluk arasında ateş yakmayı bulmak , maden eritmek , canavar öldürmek gibi yararlıklar gösterenlere tabi insan gözüyle bakılmıyordu. Onlarda Tanrı kanı, tanrı kudreti bulunduğu düşünülüyor; Tanrılardan yardım gördükleri söyleniyordu.
       İşte hakikat dünyasında böyle bir hayal alemi yaratan insanlar , mühim buldukları her olayı türlü hayallerle süsleyerek birbirine anlattılar.Meraklı olaylar anlatmak , meraklı olaylar dinlemek ve bunların sebeplerini öğrenmek eski bir ihtiyaçtır.
      Bunun içindir ki ilk şairler her şeyden çok kahramanlık şiirleri söylemiş, böyle olaylarda yararlılık gösteren din ve savaş kahramanlarını öven türküler sıralamışlardır.
      Bunlar, manzum oldukları , musikiyle söylendikleri için halk dilinde ve halk hafızasında uzun süre yaşamışlardır.Aynı olaylar yeni ve benzer olaylarla büyüyüp tazelenmiştir. O kadar ki destan şiiri , nice hadiselerin sebepleri anlaşıldığı ;tabiiliğine alışıldığı devirlerde bile , yer yer aynı kuvvetle devam etmiş ; milletlerin hayatında büyük ve devamlı bir destan geleneği yaratmıştır.
   
      Destanlar, tarih boyunca, milletlerin halk şairleri tarafından, gerek dil, gerek nazım yapısı bakımından, önce iptidai terennümler halinde söylendi. Destan devrinin diğer şiirleriyle birlikte, yazı olmadığı için,bir sözlü edebiyat geleneği meydana getirmiştir.
      Zaman ilerledikçe destan hayatları, destan gelenekleri zenginleşen milletlerin aydınlarıarasında büyük destan şairleri yetişti.
      Bu şairler halk hafızasında ölümsüzleşen destan şiirlerini toplar, onlara kendi hafızalarında büyük yer ayırırlar. Tarih olaylarından, eşsiz duygu, düşünce efsaneleri yaratan halk dehasının hayranıdırlar. Bütün varlıklarıyla destanların büyüsüne tutulur , onların hem asıllarına sadık kalmak , hem de ileri diller ve şekillerle bir bütün halinde söylemek için harekete geçerler; milletlerin efsanevi tarihi manasındaki Milli destanları söyler ya da yazarlar.

0 yorum :

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.